İşte insanların kısa sürede besleyici, basit, sağlıklı ürünler tüketme ihtiyacına cevap verecek18 girişim önerisi;
YUMURTAYLA ENDÜSTRİYEL LEZZETLER
Hem sarısı hem de beyazı değerli besin kaynaklarından biri olan yumurtayı doğrudan tüketmek yerine onu başka lezzet unsurlarıyla zenginleştirerek sunmak iyi bir yatırım için başlangıç olabilir.
ABD ve AB (Avrupa Birliği) ülkelerinde geniş tüketim hacmine sahip “pastörize sıvı yumurta” artık Türkiye’de de üretiliyor. Ancak bu ürünün tanıtımı iyi yapılmadığı için perakende piyasasında pek tutmadığı görülüyor. Söz konusu ürün daha çok endüstriyel gıda işletmelerine veriliyor.
Bu ürün, Avrupa ve ABD’de ise orijinali yanında sarısı ve beyazı ayrıştırılarak ‘Tetrapak’ kutularda likit olarak doğrudan tüketiciye sunuluyor. İşte girişimciler bu hijyenik ürünleri çeşitlendirmek için yeni bir üretim hattı kurarak perakende piyasasına değişik bir imajla girebilir. Karışımına süt, peynir ve et mamullerinin girdiği hazır ürünlerin piyasada tutacağı düşünülüyor. Örneğin; çedar peynirli çabuk omlet, kaşar peynirli çabuk omlet, sucuklu çabuk omlet, salamlı (sosisli) çabuk omlet, karidesli çabuk omlet, havyarlı çabuk omlet gibi... Bu saydıklarımızın hepsi gelişmiş ülkelerdeki gurme sınıfına giren pratik olarak geliştirilmiş yumurta bazlı çabuk ve hazır ürünlerden bazıları. (Omelette rapide - Quick omelet).
Bu çeşitlerin ihtiyaca göre çoğaltılması da mümkün. Yurtdışında pastörize sıvı yumurtadan yapılan birçok yiyeceğin çeşidine göre kendine özgü müşterisi bulunuyor. Örneğin işinden evine gelen ya da sabah kahvaltısı hazırlayan bir kadın, likit hazır omlet karışımını tavaya döküyor. Böylece yumurta kırma, sucuk ya da karides ayıklama zahmetine girmeden en çok üç dakikada lezzetli bir yemek hazırlamış oluyor.
Tüketicinin burada yapacağı tek hareket ise kutuyu çalkalamak ve tavaya dökmek! Küçük ve büyük porsiyonluk olmak üzere hazırlanacak bu karışımları girişimciler sıvı halde tetrapak ambalajlara koyabilir. Üstelik bu ürünler pastörize edildiğinde raf ömürlerinin uzun olması da ayrı bir avantaj.
ÇOCUK VE GENÇ PAZARI İÇİN KREP
Benzer üretim hatlarını kullanılarak yine “sıvı yumurta”dan değişik ambalajlarda çocuk ve genç pazarı için ‘krep’ üretmek de mümkün. Gelişmiş ülkelerde çok tutulan ve sevilerek tüketilen pankek benzeri bir hamur işi olan krep, omletin unla ve bir miktar şekerle harmanlanmış halidir. Çikolatalı sıcak krep (Crepe au chocolat- chocolate pancake), kuru meyveli sıcak krep, sütlü sıcak krep, kahveli kakaolu sıcak krep bu çeşitlerin bazıları...
Özellikle çocuklar ve gençlerin sevdiği bu yiyeceğin yapılması da son derece pratik olabilir. “Çalkala ve dök” şeklinde tanımlayabileceğimiz krep yapımının yanı sıra aynı hat üzerinden başka çeşit ve formlar da üretilebilir. Ancak bunun için krep yapımında kullanılan makine ve teçhizatın paslanmaz çelikten üretilmesi gerek.
Ayrıca konuyu daha geniş tutmak isteyen yatırımcılar yumurta ayrıştırmayı kendi bünyelerinde de yapabilir ve perakende ürün adedini çoğaltabilirler. Öte yandan bu ürünlerin ambalajlanması da önemli. Çünkü ambalajın sunumdaki ayrıcalığın markaya derinlik kazandırdığı da unutulmamalı.
EL DEĞMEDEN YAPILAN BEZE
Öte yandan yumurtanın akı söz konusu olduğunda işletmenizde tamamen bağımsız bir hat kurarak bunu ayrı bir üretim işine de dönüştürebilirsiniz. Bu sistemle bizim “beze” adını verdiğimiz, pudra şekeri ve yumurta akıyla yapılan bir gıda elde edilebilir. Kısacası yabancıların “meringue” adını verdiği bu geleneksel ürünün daha orijinal şeklini basit bir girişimle hayata geçirmek mümkün. Çünkü bu ürünü endüstriyel anlamda el değmeden üretip otomatik olarak paketleyen yatay hatlar da bulunuyor. Ayrıca bu tür işlemlerde kullanacağınız her kapasite ve hızdaki otomatik makine teçhizatı Türkiye’de üretmek de mümkün. Bisküvi makinesi imalatçılarının bu konularda epey yoğun deney birikimleri ve imalat atölyeleri bulunuyor.
Beze yapımında temel girdi sadece yumurta akı olduğu için final maliyetin oldukça düşük, kazancın ise hayli yüksek olabileceği ifade ediliyor.
Öte yandan bu üretimde meyve katkılı olanların daha çok tutulduğunu, çikolata ya da kakaoyla üretilen çeşitlerin de ilgi çektiğini belirtmekte yarar var. Bu gıdanın üretimindeki en önemli nokta ise sanayi tipi mikserlerde yumurta akını iyice beyazlanıncaya kadar karıştırmak. Buna ilave edilen şekerin zamanı ve miktarıyla mereng, fondan (daha katı) hale gelebiliyor. Yatırımcılar, çeşitli şekiller verilen fondan hamurunu ufak bir ısı altında çeşitli formlara sokarak üstüne ilave tatlar da ekleyebilirler. Sonuçta ortaya çocuk ve gençlerin çok seveceği, otomatik üretimi son derece kolay, besleyici bir ürün çıkabilir.
AKUAPONİK YETİŞTİRİCİLİKTE SON AŞAMA
Ülkemizde “akuaponik (aquaponics) yetiştiricilik” (topraksız tarım), piyasa dilinde “göbekli marul” olarak bilinen “iceberg marul” üretimiyle başladı. Bu marul cinsi çeşitli yetiştirme teknikleriyle adeta tarımsal bir endüstriye dönüşmüş durumda. Söz konusu ürünün 2012 yılı toplam hasadının 370 bin tonu geçeceği öngörülüyor.
Özellikle fast-food endüstrisinin kullandığı bu marulun popülaritesi ev tüketiminde de giderek artıyor. Eğer “akuaponik yetiştiricilik” sınai boyutta ele alınırsa verimin inanılmaz biçimde artacağı öngörülüyor.
Çok katmanlı teraslarda endüstriyel mantıkla yapılan yetiştiriciliğin en önemli tarafı ise hasat süresinin kısalması ve kontrollü büyüme...
Tamamen topraksız ortamda özel yetiştirme platformlarında büyütülen marulların kökleri, insan eliyle hazırlanmış çeşitli yaşamsal unsurların bulunduğu sıvı solüsyonlardan besleniyor. Bu nedenle marulların gevrekliğini, rengini ve lezzet düzeyini biçimlemek mümkün. Bunun için tek koşulsa bu olaya endüstriyel anlamda zaman ve verimlilik gözlüğünden bakabilmekte yatıyor.
Öte yandan bu ürünlerin pazarının son derece istekli ve hazır olduğunu belirtmekte yarar var. Bu nedenle yatırımcılar, lojistik bir külfeti olmadan metropol kentler civarında küçük bir alanda modern teraslarda bu işi yapabilirler. Çünkü Türkiye’de büyük kentlere yakın noktalarda henüz sanayi boyutunda böyle bir tesis bulunmuyor. Yatırımcıların bu üretim için hedefi aylık en az 250 bin adedin üzerinde olabilir.
AKUAPONİK BALIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
Bu faaliyet de akuaponik niteliği olan uğraşlardan biri. Buradaki akuaponik ifadesi ise özel sucul bitkiler sayesinde balık yetiştirilmesi anlamına geliyor. Daha çok tatlısu balıklarının yetiştiriciliğinde kullanılıyor. Akuponik balık yetiştiriciliği, daha önce oluşturulan su altı bitkilerinin, yetiştirilen balıkların gübresiyle beslenmesi ve bitkilerin büyümesinin ardından balıkların tekrar bu bitkileri yemesi döngüsüne dayanıyor. Oldukça zahmetsiz olduğu ifade edilen bu sistemde “karnivor (etçil) balıklar” değil, bitki ve bitkisel planktonlarla beslenen “otçul balıklar” söz konusu.
Uzmanlara göre bu yöntemle karasal ortamlarda su tasarrufu sağlayarak balık yetiştiriciliği yapılabiliyor. Daha çok tabanı özel su bitkileriyle doyurulmuş toprak katmanlı havuzlarda yapılan bu yetiştiricilik, yemden de tasarruf sağlıyor.
Öte yandan çevrimli havuzlarda akvaryum balıklarını yetiştirmek de mümkün. Ayrıca yem takviyesiyle yarı otçul balıklar da yetiştirilebiliyor.
Kısacası, bu sistem, temel olarak agresif olmayan tüm balıkları havuzlarda çoğaltarak ticari hale getirmek olanağı sunuyor. Havuzda yem niyetine kullanılan hızla çoğalan bitkilerin içeriğinde protein ağırlığının yüksek olması da cabası...
Uzmanlara göre bu sistem, tilapia ve benzeri balıklar için iyi bir girişim. Bu üretimi yapmak için tek koşul ise suyun belli dönemlerde parazit ve kirlerden arındırılması. Bunun için havuzlara özel düzenekler monte edilmesiyle sorun çözülüyor. Çok sert hatta hafif tuzlu suların bile bu balıklar için sorun olmadığı belirtiliyor. Sınaî anlamda yer ve su sorunu olmayan araziler için iyi bir girişim önerisi olduğu ifade ediliyor.
SAĞLIKLI BESLENME İÇİN KAYISI
Malum, en iyi kayısı türleri ülkemizde yetişiyor. Malatya ili ve civarı, bu meyvenin en iyi türlerinin yetiştirildiği yerler. Besleyiciliği nedeniyle yetişmekte olan çocuklar kadar yetişkinlerin de önemli gıdalarından biri olan kayısı, birçok mineral ve vitaminleri nedeniyle tercih ediliyor. Bu özelliklerinin yanı sıra, bazı oligo elementleri de bünyesinde bulunduran kayısı, mide bağırsak sistemi, kalp kası ve karaciğer üzerinde sağaltıcı etkilere sahip. Çocukların gelişimi içinse vazgeçilemeyecek önemde olan meyvelerden biri.
Orijini Kafkasya olan Türkiye’deki kayısı ağaçlarının büyük bir bölümü Anadolu coğrafyasına iyice yayılmış durumda. Kayısının geleneksel olarak reçeli, marmeladı ve pestili yapılıyor. Kurutulmuş çeşitleri ise mineral yönünden son derece zengin.
Son yıllarda dünyadaki tüketicilerin yeni gözdesi ise kayısının işlenmesiyle elde edilen sürülebilir ürünler... Bu tür ürünlerde ana girdi olarak daha çok kurutulmuş kayısılar kullanılıyor.
Bu kayısılar bir miktar süt tozu ve kıvam verici maddeyle “spreadable (sürülebilir)” hale getiriliyor. Bu ürünün reçel ve marmelatlardan tamamen farklı, katıya yakın karakterde bir meyve püresi şeklinde olduğunu belirtelim. Plastik mini kaplarda ve kavanozlarda satılan bu ürünün tüp içine basılmış tipleri de var. Söz konusu ürünün rengini,nefasetini ve kokusunu hiçbir zaman yitirmemesi de en ilginç özelliği. Pastacılık endüstrisinde hammadde olarak da kullanılan bu ürün, girişimcilerin de ilgisini çekebilir.
YENİ NESİL PORSİYONLUK PEYNİRLER
Kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi olan peynir de çeşitlilik giderek artıyor. Son yıllarda tüketiciler özellikle sürülebilir peynirlere büyük ilgi gösteriyor. İşte girişimciler isterlerse bu ilgiden yararlanabilirler. Çünkü düşünsel olarak katı olması gereken birçok peynir çeşidini “sürülebilir” şekle getirmek mümkün.
Kaşar peynirinin sürülebilir formuna da alışan tüketiciler, başka peynir türlerine de ilgi duyabilir. Bunların başında herkesin bildiği Edirne tipi beyaz peynir geliyor. Teneke tulum, otlu peynir, mihaliç peyniri gibi yerli peynir çeşitleri bu yelpazenin içinde rahatlıkla yer alabilir.
Bunu, yabancı peynir çeşitleri de izleyebilir. Örneğin gravyer, çedar, parmesan, rokfor gibi nitelikli türler de krem peynir haline getirilebilir. Özellikle klasik beyaz peynirlerin ‘küvet’ olarak adlandırılan porsiyonluk mini kaplarda üretilmesi, simit kültürünün yoğun olduğu ülkemizde hoş bir yenilik olabilir.
Bunu gerçekleştirmek için girişimcinin peynirlerin üretim safhasında rol almasına da gerek bulunmuyor. Sadece uygun bir satın alma politikasıyla belli standarttaki katı peynirleri, krem haline getirebilecek bir işleme tesisine sahip olmak yeterli. Ardından sürülebilir peynirlerin ambalajdaki yaratıcılık ve albeni önemli olacaktır.
KIZARMIŞ EKMEK ÜSTÜ FARKLI LEZETLER
“Sürülebilir” ürünler, sadece peynir ve kayısıyla sınırlı değil. İşin içine akla gelebilecek tüm kuru meyve, sebze ve hatta et ürünleri de giriyor. Bu işte uzmanlaşmayı seçen girişimciler ürün sayısını daha ‘niş’ alanlara kaydırarak yeni türler de yaratabilir.
Organik ve diyet pazarına yönelmiş sürülebilir krem kıvamındaki bu ürünler, girişimcilere yeni bir alt sektör oluşturma ayrıcalığı sunabilir. Örneğin organik ya da light etiketli kalorisi düşürülmüş tereyağı, sızma yoğurt, yabani meyveler, bal ve kuru meyve karışımları kızarmış ekmek üstünde konularak tüketilebilecek ürünlerden birkaçı.
Kuru meyvelerden -organik nitelik taşıması kaydıyla- yer fıstığı, fındık, ceviz, antepfıstığı, badem, dut ve erik kuruları, çam balıyla karıştırılarak özel çeşitler yaratılabilir. Ancak bu çeşitler için Tarım Bakanlığı’ndan özel izin alınması gerekiyor.
MODERN AMBALAJLARDA YÖRESEL ÜRÜNLER
Son yıllarda gıda tüketiminde yükselen trendlerden biri de yöresel lezzetlerin modern ambalajlarda tüketicinin beğenisine sunulması.
Bunun için en önemli koşulsa ürün kaynağının yerel olması. Üretim ise mutlaka hijyenik koşullarda ve gıda kodeksine uygun olmak zorunda. Bu işi, yerel reçetelerle iyi üretim şartlarının uzlaştığı yeni bir alan olarak tanımlamak mümkün.
Yerel ürün çeşitlerinin hijyenik gıda duyarlılığı altında üretilmesi çok önemli. Ancak bu tür üretimler o ürünlerin geleneksel özelliklerine zarar vermemeli. Tabii ki lezzetine de..
Yöresel lezzetlerin modern ambalajlarda sunulmasına birkaç örnek verilebilir: Organik şalgam suyu, bez kılıf içinde sucuk, tüp içinde katı pekmez, yerel lokumlu sandviç bisküviler, isot türü biber salçaları, kapari reçelleri, taş değirmen biber kurusu, organik kestane şekerlemeleri, soğuk sıkım yeşil zeytinyağı, az kavrulmuş tahin vb. gibi ürünler... Tüm bunlara yerel tatlılar, süt ürünleri, meyve pekmezleri ve gerçek çorbalık materyali de eklemek mümkün.
Girişimciler bu tür ürünlerin yerel özelliklerini ve üretim yöntemini belirtirlerse tüketicilerin merakını da gidermiş olurlar. Böylece gıda da geleneksel ama daha çağdaş formda ürünler ortaya çıkabilir.
AZ YAĞ ÇEKEN PATATESLER
Patates neredeyse tüm çeşitleriyle milli gıdamız haline geldi. Son zamanlarda dondurulmuş kızartmalık türler hayli revaçta. Ne var ki patatesin kızartma sırasında yağ emmesi, nişasta dışında ekstra kalori oluşturması, tüketicilerin pek de istemedikleri bir durum. Ancak nişasta oranı sıfır olan bir patates doğada yok. Buna karşın nişasta oranının hayli düşük olduğu yeni hibrid patatesler var. Örneğin “round reds” bunlardan biri. Bu patatesin özellikleri; nişasta içeriğinin oldukça düşük olması ve yağla temas ettiğinde etrafında oluşan karamelize tabakanın yağ çekmeyi önlemesi.
İşte son derece gevrek hale gelebilen bu patateslerin yetiştiriciliği de işlenmesi de girişimciler için son derece cazip işlerden biri. Geleneksel çeşitlere karşın “round reds” gibi patateste küçük yuvarlak formların farklılığı, yeni bir pazar yaratabilir. Bu ürün, özellikle donmuş patates sektörü için iyi bir seçenek olabilir.
Söz konusu patatesin diğer türlere göre daha çabuk soyulduğunu, hatta kabuğuyla pişirilebildiğini belirtmekte yarar var. Daha değişik uygulamalar, yepyeni formlar yaratmak için patateste “norland” ve “red pontiac” türleri de seçilebilir.
Söz konusu ürünleri girişimciler iç pazarda bu işe meraklı çiftçilerden ya da ziraat fakültelerinden, hatta piyasadan temin edebilirler. Değişik ırkları temsil eden patateslere yeni formlar vererek hazır paketler haline getirmek, ilginç bir girişim olabilir. Bu amaçla yeni kalıplar yaptırılarak patates endüstriyel hızlarda işlenebilir. Tüketicilerin artık her şeyi son derece dikkatli kullandığı günümüzde nişastası düşük, yağ emmeyen bu patatesler daha çok ilgi görebilir.
BİTKİSEL KARIŞIMLARDAN LİGHT KÖFTELER
Bitkisel karışım ifadesi, bilinen tüm bitkileri, sebzeleri hatta bazı meyveleri içine alıyor. Vejetaryenlere, diyet yapanlara ve light besinleri tercih edenlere sunulabilecek bitkisel köfteler, girişimciler için cazip bir alan olabilir. Hazır paketler içinde sunulabilecek bu ürünlerin önümüzdeki dönemde daha fazla ilgi görmesi bekleniyor.
Özellikle ABD’de büyük ilgi gören soya ve yumurta akı bazlı bu köftelerin içine çok sayıda yeşil ot ve sebze giriyor. Hedef yeni lezzetler yaratarak tüketicinin ilgisini çekmek. Pirinç ve tofu bazıyla hazırlanan bu köfte benzeri kızartmalıklar içinde soğan, sarımsak, soya, baharat ve yumurta bulunuyor. Mısır ununa bulanmış şekilde ambalajlanan bu ürünler, kızartmaya hazır halde satılıyor.
Bu ürünlere katkı maddesi olarak bazı kıvam artırıcı ve gevrekliği sağlayıcı doğal maddelerin dışında başka bir şey katılmıyor. Karışım içine giren maddelerin çoğu ise bildiğimiz taze otlar. Örneğin Meksika maydanozu olarak bilinen cilantro önemli bir lezzet maddesi. Bu bitkinin tohumları da kullanılıyor. Bu ürün, Türkiye’deki kişniş tohumunun aynısı.
Son yıllarda Kuzey Afrika orijinli mercimek bazlı köfte de tüketiciler tarafından en çok tutulan köfteler arasında. Nohuttan üretilen felafel de çok talep ediliyor. Bu son örnekler Türk damak tadına da uygun. Endüstri için hazırlanmış hatlarda el değmeden üretilen bu köfteler otomatik olarak paketleniyor. Bu alanda Türk damağına uygun çeşitleri üreten girişimciler yepyeni bir kategori yaratabilirler.
TAZE MEYVE ÖZSÜTÜ
Klasik meyve sularını saklamanın çoğu kez sakıncalı olduğunu hemen herkes bilir. Çünkü hem tat bozulur hem de ürün okside olur. Son yıllarda ise bunu önlemek için high pressure (yüksek basınç ya da baskı) adı verilen teknikle meyve suyu elde edilmeye başladı. Bu yöntemle elde edilen meyve suları doğallığını aynen koruyor. Üstelik bunun için katkı maddeleriyle klasik işlemlere ihtiyaç duyulmuyor.
Yüksek basınçla işleme tekniği (HES), güvenli ve aynı zamanda taze sıkılmış görüntüsüyle tüketicileri cezp ediyor. HES’le elde edilen uzun raf ömrü, dağıtım olanaklarını artırırken soğuk zincire olan ihtiyacı da asgariye indiriyor.
Bu yöntemde kullanılan yüksek miktardaki basınç, tüm maya ve zararlı patojenleri yok ederken enzimatik etkinliği de azaltıyor. Böylece mikroorganizmaların aktivasyonu sıfıra inerken meyve suyunun lezzeti aynen korunuyor. Bu konuda küresel uzman haline gelen bazı firmalar var. Bunların başında Avure markası geliyor. Bu ürünün teknolojisi hakkında girişimcilerin daha detaylı bilgi almasında yarar var.
MEYVE VE SEBZE GRANÜLLERİ
Benzer bir başka konu ise meyve granülleri. Batıda bu forma ‘fruit powder’ deniyor. Yani meyve tozu. Meyve ve sebze granüllerinin en önemli özelliği, niteliklerini yitirmeden uzun süre saklanabilmeleri. Yer işgal etmeyişleri, her zaman rahatça ulaşılabilmeleri de gıda endüstrisinde ayrıcalıklı bir yer kazanmalarını sağlıyor.
Aslında meyve granülleri bildiğimiz meyve konsantresinin toz haline getirilmiş şekli. Proses, meyve suyu üretimiyle başlıyor. Ardından
onun derişikleştirilmesiyle devam ediyor. Sonuçta ürün pudra şeklinde değil, kristalize olmuş mikro granüller haline getiriliyor. Uzun süre dayanma özelliği taşıyan ürün belli atmosfer koşullarında bozulmuyor.
Söz konusu ürün, özellikle pastacılık, bisküvi ve restoran sektöründe aranıyor. Salça, reçel, jöle, ketçap vs. yapmak için takviye olarak da kullanılan ürün, içecek sektöründe de kullanılıyor. Çünkü taze meyve sularının tat ve rengini iyi biçimde nihai ürüne taşırken lezzet ve renk de veriyor.
Çözünürlük özelliği hayli yüksek olan meyve ve sebze granüllerini elde etmek için büyük bir yatırım gerekiyor. Kurulacak işletme büyüklüğü 1 ton ila 200 ton/gün arasında olabilir. Liyofilizasyon hariç, sprey ünitelerle sıkım ve konsantarasyon hatlarını Türkiye’de imal ettirmek mümkün. Bu üründe önemli bir ihraç kalemi olan ‘fruit powder’ın Kızılay, Kızılhaç gibi insani yardım kuruluşlarının da önemli alımları arasında olduğunu belirtmekte yarar var.
KÜLTÜRE ALINMASI GEREKEN FARKLI BİR BİTKİ
Bugün dünyadaki en pahalı sebzelerden biri de kuşkonmaz. Gurme mutfakların vazgeçilmezleri arasında yer alan kuşkonmazın yetiştirilmesi oldukça emek isteyen bir iş. Oysa kuşkonmazın botanikte “asparagus acutifolius” olarak anılan yabani formu oldukça kolay yetiştiriliyor. Bizim ot kültürümüzde “tilkişen” ya da “tatlı sarmaşık” olarak anılan bu bitkiyi köy pazarlarında bulmak mümkün. Doğadan toplanan bu bitkinin lezzet açısından kuşkonmazdan hiçbir farkı yok.
Hatta daha lezzetli olduğu bile söylenebilir. Söz konusu bitkiyi kültüre alarak yetiştirmek ve iç-dış pazarlarda ambalaj içinde satmak girişimciler için iyi bir fikir olabilir. Bu bitkinin ihraç ürünü olması ise son yıllarda keşfedilmesiyle ilgili. İtalya, İspanya ve Fransa’da söz konusu bitkiyle ilgili festivaller düzenlenerek yemek yarışmaları yapıldığını da belirtmekte yarar var. Vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan yabani kuşkonmazın kültür ortamına uyum sağlaması da oldukça kolay.
Bu bitkiye yatırım yapacak girişimcilerin önünde büyük fırsatlar açılabilir. Benzer nitelikte başka yabani otları da kültüre almak mümkün. Bunların başında ıtır, lavanta, mercanköşk gibi gıdalarda kullanılan kokulu bitkiler geliyor.
PEYNİR ALTI SUYU İŞLEME TESİSİ
Türkiye’de giderek gelişen peynirciliğin önemli bir problemi var. O da süt, peynir haline dönüştükten sonra açığa çıkan peynir altı suyunun çoğu işletmede heba olup gitmesi. Oysa batı dillerinde ‘whey’ olarak anılan bu değerli sıvı, hem süt şekeri (laktoz), hem de doğal besin içeriği açısından oldukça zengin. Özellikle protein yapısı vazgeçilemeyecek kadar önemli.
2015 yılı itibariyle Türkiye’de peynir üretimi sonucu ortaya çıkacak peynir altı suyunun 420 ila 450 bin ton olabileceği tahmin ediliyor. Ancak birçok tesiste kristalizasyon tesisinin olmaması nedeniyle bu değerli sıvının bir bölümü doğaya atık olarak bırakılıyor. Bir kısmı ise lor üretiminde kullanılıyor.
Başta unlu mamuller olmak üzere salam, sosis, hazır çorba, çikolata, fondan, tatlı gibi onlarca ürünün formülüne girebilen bu lezzet verici maddenin yurtdışında da önemli bir pazarı var.
En azından atık madde olarak kayıplara karışan miktarı işlemek üzere büyük kurumlardan bağımsız bir whey kristalizasyon tesisi kurulabilir. Bu tesiste, üreticilerden toplanan peynir altı suyu, çeşitli form ve niteliklerde kristalize edilebilir.
İşin önemli tarafı ise küçük işletmelerle yıllık anlaşmalar yaparak yeterli hammadde akışını sağlamakta. Bundan sonrası ise endüstriye kristal peynir altı suyu ve türevlerini satmaktan ibaret. Bu işe ilgi duyan girişimciler ev tüketimi için perakende piyasasına da girebilir.
OT VE BİTKİ İŞLEYEN PAKET TESİS
Birçok bitki ve yabani otun bulunduğu bu topraklarda hemen her malzemeyi işleyen, onları klasik eczacılığın ya da popüler ifadesiyle “yeşil tıp”ın hizmetine sunabilen tesisler maalesef yok.
Halbuki bugün çoğu bitkisel ilacın içeriği kurutulmuş ot veya onlardan elde edilmiş sıradan solüsyonlardan oluşturuluyor. Bu sektörde tonlarca bitkinin işlenmesi, onların özütünün çıkarılması söz konusu. Neredeyse gram ve miligramla ifade edilen bu maddelerin gıda sektöründe de büyük bir kullanım alanı var. Koruyucu katkı maddeleri, renklendiriciler, kıvam arttırıcılar, bitkisel vitaminler böyle elde ediliyor.
Şimdi bu iş için “paket ünite” tabir edilen oldukça kompakt işleme tesisleri var. Burada proses edilen hammaddeler sonuçta tıbbın ve gıda sektörünün hizmetine sunuluyor. İşte bu konuda know-how almış birçok makine üreticisi bulunuyor.
HPL olarak bilinen preparatif teknikleri içeren, hatta rekristalizasyon (çift aşamalı kristalleştirme) yapan üniteler bile bulunuyor. Elde edilen maddelerin büyük alıcıları ise piyasada ismi bilinen dünyaca ünlü besin takviyesi üreticileri. Girişimciler, ot cenneti Anadolu topraklarında böyle bir tesis kurabilir. Burada önemli olanın; talebi yüksek ürünlere yönelmek ve yıllık anlaşmalarla işletmenin gelirlerini garantiye almak olduğunu belirtmekte yarar var.
GIDA ENDÜSTRİSİ İÇİN AMBALAJ
Gıda endüstrisinde ambalaj son derece önemlidir. Çünkü tüm mesajlar ambalaj üzerinden verilir. Bunu bilen ambalaj dizayncıları artık ambalajlara daha fazla önem veriyor. Burada yapılan yeniliklerle tüketicilere büyük kolaylıklar sağlanmaya çalışılıyor. İkiz ambalajlar bu konuda atılmış son örneklerden biri...
Örneğin böyle bir fikir hem mayonez hem de ketçapı aynı ambalajın ayrı bölümlerinde sunmak demek. Birbiriyle karışmadan aynı ambalaj içinde iki ayrı lezzet!
ABD’de bir içecek firmasının kağıt bardakları iki katlı olarak tasarlayıp, sosis satıcılarına promosyon olarak dağıtması hala hatırlarda. Dev bardakların altında coca-cola, üstünde ise kızarmış patates ve sosis! Sonuç: Satışlarda müthiş bir patlama!
Örnekler çoğaltılabilir... Çünkü çoğu endüstriyel işletmelerin bu tür yaratıcı girişimcilere çok ihtiyacı var. Uzmanlık üzerine yapılabilecek sınaî ambalaj tasarımının, yarının en parlak girişimleri arasında yer alacağı söylenebilir.
YERFISTIĞI YAĞI POPÜLER OLACAK
Yerfıstığı yağı, başta ABD olmak üzere AB ülkelerinde çokça kullanılıyor. Yerfıstığı, küspesinden ve yağından yüksek düzeyde yaralanma imkanı nedeniyle giderek entegre bir yatırım kalemi haline geliyor.
Türkiye’de daha çok çerez olarak tüketilen bu ürün, Akdeniz, Marmara, Ege ve kısmen GAP Bölgesinde üretilebilir. Öte yandan yerfıstığı tarımının yanı sıra bunu işleyecek bir tesis de yatırımcılara çok şey kazandırabilir. Türkiye’de yeniden düzenlen teşvikler ve yatırım indirimleri düşünüldüğünde 5’inci ve 6’ncı bölgelerde yerfıstığı ekim alanları ve tesisi kurmak oldukça cazip görünüyor.
Uzun süre okside olmadan niteliğini muhafaza edebilen yerfıstığı yağının bir diğer özelliği de hamur işlerinde kullanılması. Yüzde 50 civarında yağ içeren yerfıstığı aynı zamanda çerezlik olarak da kullanılabiliyor. Kısacası birçok anlamda kullanılabilecek yerfıstığı yatırımcılara kazanç sağlayabilir.
Ortadoğu ülkelerinin de ilgi göstermeye başladığı yerfıstığında ekim alanlarının genişlemesi gerekiyor. Bu alanda yetiştirme ve işleme tesisleri de yapılması şart.
Yağ fabrikasına eklenecek birkaç üniteyle coenzym Q10, doğal E vitamini gibi onlarca yaşam destek maddesi de üretilebilir. Ayrıca kahvaltılık yerfıstığı ezmesi, yerfıstığı enerji barları, krokanlar ve daha nicelerini üretmek de mümkün. Kısacası yemeklik yerfıstığı yağı, hem kazancı bol hem de çeşitli ihracat kalemleriyle şansı yüksek bir ürün.
Para Dergisi kaynaklı bu haberimizi başta tarım ve gıda girişimcilerimiz olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.
Para Dergisi, kapak haberinde gıda alanına ilgi duyan, bu alanda yatırım yapmak isteyen girişimcilere anahtar olabilecek birkaç proje çıkarttı. Bunların çoğu henüz ülkemizde yapılmamış işlerle ilgili. Belirlenen girişim önerilerinin bir başka özelliği de mevcut yasalar, teşvikler ve bu projelere kredi sağlayan bankaların eğilimine göre seçilmiş olmaları.